SİGORTA HAKEMLERİ DERNEĞİ BASIN DUYURUSU
SİGORTA HAKEMLERİ DERNEĞİ BASIN DUYURUSU
Son zamanlarda bazı çevrelerce basında, “Sigorta Tahkim Komisyonu’nun sigorta şirketlerinin maliyetini artırdığı ve sigorta sektörüne zararlı olduğu” ileri sürülerek Komisyon’un kurumsal kimliği ve Sigorta Hakemleri aleyhine asılsız propaganda yapıldığı, kamuoyuna yanıltıcı ve gerçek dışı bilgiler verildiği görülmektedir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki Sigorta Tahkim Komisyonu, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu ile kurulan ve Kanunun öngördüğü deneyime sahip tarafsız ve bağımsız Sigorta Hakemleri eliyle uyuşmazlıkları kısa sürede ve düşük maliyetle alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri (ADR)’nin en önemlilerinden olan “tahkim” yöntemiyle çözüme kavuşturan kurumsal nitelikli bir kuruluştur. Komisyon önüne gelen uyuşmazlıklar, sigortacılık alanında deneyim sahibi hakim, avukat, bürokrat, öğretim üyesi ve sigortacılardan oluşan uzman Sigorta Hakemleri tarafından tıpkı adli yargıda olduğu gibi, mevcut mevzuat dikkate alınarak çözüme kavuşturulmaktadır. Tahkim yargılamasının adli yargılamadan tek farkı, başvurunun kolay olması ve uyuşmazlıkların kısa sürede çözülmesidir. Sigorta Tahkim Komisyonu, kurulduğu günden bugüne kadar milyon adedin üzerinde uyuşmazlığı başarı ile çözüme ulaştıran, tüketicilerin güvenini kazanmış olan örnek bir kuruluştur. Nitekim örnek alındığı içindir ki, aynı sistemin Bankacılık gibi bazı başka alanlarda da kurulması için devlet katında çalışmalar yapıldığı bilinmektedir.
Sigorta Tahkim Komisyonu’na gelen başvuruların önemli bir kısmı, kamuoyunda kısaca “Trafik Sigortası” olarak bilinen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluk Sigortası (ZMSS) ile ilgilidir. Ancak Sigorta Tahkim Komisyonu hakemlerinin Trafik (ZMSS) branşına ilişkin uyuşmazlıklarda verdiği tazminat hükümlerinin toplamı, sigorta sektörünün bu branşta ödediği toplam tazminatın yalnızca %15-18’i düzeyindedir. Buna rağmen sigorta sektörünün ödediği tüm tazminatların adeta Sigorta Tahkim Hakem kararlarıyla ödendiği ve bu kararların da hatalı olduğu izlenimi yaratacak biçimde kamuoyunu yanıltıcı bilgi verilmesi, Sigorta Tahkim Komisyonu’nun kurumsal kimliğini ve itibarını zedeleyici hareket niteliktedir.
İkinci olarak, Sigorta Hakemleri uyuşmazlıklar hakkında sunulan deliller çerçevesinde tarafsız ve bağımsız biçimde karar vermekte olup, sigorta şirketleri aleyhine kabul ile sonuçlanan başvuru oranı %60 mertebesindedir. Aynı oran adli yargıda sigorta şirketleri aleyhine her dönemde daha yüksek olmuştur.
Diğer yandan Trafik (ZMSS) branşı bir zorunlu sigorta türü olarak ülkemizde sigorta sektörünün bilançolarında her zaman teknik zarar olarak görünen bir branştır. Şirketlerin bu branşta finansal olarak zarar etmemekle birlikte, bilançolarında teknik zarar görünmesinin Sigorta Tahkim Komisyonuyla uzak veya yakın ilgisi olmadığı halde, böyle bir bağlantı varmış gibi iddiada bulunulması gerçeklerle uyumlu olmadığı gibi, iyiniyetli de değildir. Örneğin Türkiye Sigorta Birliği (TSB)’nin kendi raporlarına ve verilerine göre, 2008 yılında sektörün bu sigorta branşı kapsayan teknik zararı 324.732.777. TL, 2009 yılında 116.077.241. TL görünürken, 2010 yılında bu rakam %277 artışla 438.372.638. TL olarak görünmektedir (2010 yılı USD ortalama kuru:1,55. TL). Oysa Tahkim Komisyonu 2008 ve 2009 yılında henüz faaliyete geçmiş değildir. 2010 yılında ise Komisyona yapılan yıllık başvuru sayısı yalnızca 1.133 olup, bunların da yalnızca 450 kadarı trafik (ZMSS) branşına ilişkindir. Yani henüz Sigorta Tahkim Komisyonu ortada yokken de sigorta sektörünün bilançolarında teknik zararlar aynı şekilde görülmekteydi ve bu durumun finansal kârlılığı hiç etkilemediği gerçeği, bu asılsız haberleri çıkaranlar tarafından da bilinmektedir. Nitekim Tahkim yüzünden zarar edildiğini ileri sürenlerin bu iddialarındaki samimiyeti ölçmek için, sektörün trafik branşındaki poliçe ve prim üretimi sıralamasına bakılması yeterlidir.
Son olarak, enflasyonun yasal faizin üzerinde seyrettiği dönemlerde vatandaşın hakkına bir an önce kavuşmasının çok önemli olduğu ve bu nedenle tahkim yargılamasının daha da önem kazandığı yadsınamaz bir gerçektir. Adli yargıya kıyasla sigorta şirketleri aleyhine karar oranı daha yüksek olmadığı halde, tahkim yargılamasının sektörün maliyetini artırdığını ileri sürmenin asıl nedeninin, enflasyonun yüksek seyrettiği böyle bir dönemde uyuşmazlıkların kısa sürede çözüme kavuşturulmasından duyulan rahatsızlık olduğu kuşkusu kamuoyunda da dile getirilmeye başlanmıştır. Ancak bizler, hukuka saygısı olan herhangi bir kişinin veya kuruluşun sigortalıların yasal haklarına kısa sürede kavuşmasından rahatsız olmayacağı kanaatimizi halen muhafaza etmekteyiz.
Bütün bu nedenlerle, gerçeğe aykırı bilgiler vermek suretiyle Komisyonun ve Sigorta Hakemlerinin itibarını zedeleyecek hareketlerin hukuka aykırı olacağını, İdarenin Tahkim komisyonunu işlevsizleştirmeye yönelik adımlar atması beklentisine dayalı bu tür haksız girişimlerin, tüketicileri korumak gayesiyle Tahkim sistemini kuran yasa koyucunun iradesine karşı gelmek olduğu ve bu durumun hukuk devletine saygı ilkesiyle de uyuşmadığını, Sigorta Hakemleri Derneği (SHD) olarak Sigorta Tahkim Komisyonu ve Sigorta Hakemleri aleyhine haksız ve hukuka aykırı olarak itibar zedeleyici nitelikteki bu ve benzeri hareketler karşısında sessiz kalmayacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.
22.04.2024
Sigorta Hakemleri Derneği
Yönetim Kurulu